top of page
Ara

Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu

  • Yazarın fotoğrafı: Koca Avukatlık Bürosu
    Koca Avukatlık Bürosu
  • 3 Eyl 2024
  • 4 dakikada okunur

Giriş

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, bireylerin özel yaşamlarına ve iletişim özgürlüğüne karşı ciddi bir müdahale olarak değerlendirilir. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 133. maddesinde düzenlenmiştir ve özel bir konuşmanın izinsiz bir şekilde dinlenmesi veya kaydedilmesi durumunda cezai yaptırım uygulanmasını öngörmektedir. Teknolojik gelişmelerin hızla yaygınlaştığı günümüzde, bireylerin haberleşme özgürlüğüne yönelik tehditler de artmış, dolayısıyla bu tür suçlar daha fazla önem kazanmıştır. Bu makalede, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun tanımı, unsurları, TCK'daki yeri ve cezai yaptırımları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

 

Suçun Tanımı

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, bir kişinin izni olmadan başkaları arasındaki konuşmaların gizlice dinlenmesi veya kaydedilmesi anlamına gelir. Bu suç, özel yaşamın gizliliği ve haberleşme hürriyetine karşı yapılan bir ihlal olup, kişinin rızası dışında iletişim ve konuşmalarının izlenmesi suç olarak kabul edilir. Suç, hem yüz yüze yapılan konuşmalar hem de telefon veya elektronik haberleşme yoluyla yapılan konuşmalar için geçerli olabilir.

 

Suçun Unsurları

Bu suçun oluşabilmesi için belirli unsurların mevcut olması gerekmektedir. Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun unsurları şunlardır:

 

1. Konuşmanın Gizli Olması: Konuşma, başkaları tarafından bilinmeyen ve kişilerin özel olarak gerçekleştirdiği bir konuşma olmalıdır. Yani, kamuya açık olmayan, özel bir ortamda yapılan bir konuşma bu suça konu olabilir.

2. Dinleme veya Kaydetme Eylemi: Fail, konuşmayı izinsiz olarak dinlemiş veya kayda almış olmalıdır. Bu eylemler, teknolojik araçlar kullanılarak gizlice yapılmış olabilir.

3. Rızanın Olmaması: Suçun oluşması için, konuşmanın taraflarının bu dinleme ya da kayda alma işlemine rızası olmamalıdır. Kişiler rıza gösteriyorsa, bu durumda suç oluşmaz.

 

TCK 133. Madde ve Cezai Yaptırımlar

Türk Ceza Kanunu’nun 133. maddesi, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçuna ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Bu suçun işlenmesi durumunda cezai yaptırımlar şunlardır:

 

- Yüz Yüze Yapılan Konuşmaların Dinlenmesi veya Kayda Alınması: Eğer bir kişi, başkaları arasındaki özel bir konuşmayı izinsiz olarak dinlerse veya kayda alırsa, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

- Telefon veya Elektronik Haberleşmenin Dinlenmesi ve Kaydedilmesi: Bir kimsenin telefon konuşmasını veya diğer elektronik haberleşmelerini gizlice dinleyen veya kaydeden kişi de aynı şekilde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

- Konuşmaların Üçüncü Kişilere İfşası: Dinlenen veya kaydedilen konuşmaların üçüncü kişilere açıklanması, cezayı artıran bir neden olarak değerlendirilir ve fail 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası alabilir.

 

Suçun Özel Görünümleri

Bu suçun farklı işleniş biçimleri ve her birinin farklı cezai sonuçları vardır. İşte bu suçun bazı özel görünümleri:

 

- Yüz Yüze Yapılan Konuşmaların İhlali: İki kişi arasında özel olarak yapılan bir konuşmanın izinsiz bir şekilde gizlice dinlenmesi veya kaydedilmesi, suçun en yaygın işlenme biçimlerinden biridir.

- Telefon Dinleme: Telefon konuşmalarının izinsiz dinlenmesi, kaydedilmesi ve hatta üçüncü kişilere ifşa edilmesi suçun farklı bir görünümüdür. Bu eylem genellikle daha karmaşık teknolojik araçlarla gerçekleştirilir.

- Elektronik Mesajların Kayda Alınması: E-posta, SMS ya da sosyal medya üzerinden yapılan özel konuşmaların kaydedilmesi de bu suçun kapsamına girer.

 

Yargıtay Kararları Işığında Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu

Yargıtay, kişiler arasındaki konuşmaların izinsiz dinlenmesi ve kaydedilmesi suçuna ilişkin önemli içtihatlara sahiptir. Yargıtay, özellikle bireylerin mahremiyet haklarını ihlal eden bu tür eylemlerle ilgili olarak failin cezalandırılmasını uygun bulmuş, rızasız yapılan her türlü dinleme ve kayda alma işlemini ağır şekilde değerlendirmiştir. Ayrıca, bu suça konu olan durumlarda failin kastının varlığı önemlidir ve failin kasıtlı olarak bu eylemi gerçekleştirdiği ispatlanmalıdır.

 

Suçun Şikayete Bağlı Olması

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, şikayete bağlı bir suçtur. Suçun mağduru olan kişi, suçun işlendiğini öğrendikten sonra 6 ay içinde şikayette bulunmalıdır. Bu süre içinde şikayet yapılmadığı takdirde, fail hakkında dava açılamaz. Şikayet hakkı sadece konuşmanın taraflarına aittir; üçüncü kişiler bu hakkı kullanamaz.

 

Özel Hayatın Gizliliği ve İletişim Özgürlüğü

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, aynı zamanda Anayasa tarafından koruma altına alınan özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğüne ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Anayasa’nın 20. ve 22. maddeleri, kişilerin özel hayatlarının ve haberleşmelerinin gizliliğine yönelik ihlallerin suç sayılacağını belirtmektedir. Bu bakımdan, kişiler arasındaki konuşmaların izinsiz dinlenmesi ya da kayda alınması hem ceza hukukunda hem de anayasal düzeyde korunmaktadır.

 

Teknolojik Gelişmeler ve Suçun Artışı

Teknolojinin hızla gelişmesi, haberleşme araçlarının çeşitlenmesi ve yaygınlaşması, kişiler arasındaki konuşmaların gizlice dinlenmesi ve kaydedilmesi suçunun daha yaygın hale gelmesine neden olmuştur. Özellikle telefon dinleme, e-posta ve sosyal medya mesajlarının izinsiz kaydedilmesi gibi eylemler günümüzde daha sık karşılaşılan durumlardır. Bu bağlamda, teknolojinin suça elverişli bir araç haline gelmesi, bireylerin iletişim haklarının korunması için daha güçlü hukuki önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.

 

Uluslararası Hukukta Kişiler Arasındaki Konuşmaların Gizliliği

Kişiler arasındaki konuşmaların gizliliği, uluslararası hukukta da korunmakta olan bir haktır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, bireylerin özel hayatlarına ve haberleşme gizliliğine yönelik ihlallerin suç sayılmasını öngörmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), haberleşme özgürlüğüne ve kişisel mahremiyete yönelik ihlalleri, insan haklarına aykırı bir eylem olarak değerlendirmektedir.

 

Manevi Tazminat Hakkı

Kişiler arasındaki konuşmaların izinsiz olarak dinlenmesi ve kaydedilmesi suçu, mağdurlar için sadece cezai yaptırımlarla sınırlı kalmaz. Bu suçu işleyen kişilere karşı mağdurlar, ayrıca manevi tazminat davası da açabilir

 

. Mağdurun özel yaşamına yapılan bu ihlal sonucunda uğradığı manevi zarar göz önüne alınarak, mahkemeler tazminat miktarını belirlemektedir.

 

Sonuç

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, bireylerin özel yaşamlarına yönelik ciddi bir müdahale olup, Türk Ceza Kanunu’nda ağır cezai yaptırımlara bağlanmıştır. İletişim özgürlüğünün ve mahremiyet hakkının korunması, toplumsal düzenin sağlanması için büyük önem taşımaktadır. Bu suçun önlenmesi, işlenmesi durumunda ise etkin bir şekilde cezalandırılması, bireylerin güven içinde haberleşme yapabilmelerini sağlamak açısından elzemdir. Teknolojik gelişmelere paralel olarak, bu suçun daha fazla yaygınlaşması da hukuki düzenlemelerin sıkılaştırılmasını zorunlu hale getirmektedir.

Comments


KOCA

Avukatlık Bürosu

©2021, KOCA Avukatlık Bürosu

bottom of page